akilic331

Yangın güvenliğinde sektörün önündeki en büyük engel “Denetim Yetersizliği”

Türkiye’deki yangın sektörünün gelişmesinin önündeki en büyük engelin denetim yetersizliği olduğunu söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurahman Kılıç sektörle ilgili sorularımızı yanıtladı

Yangın sektörünün güncel durumu hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Bir sektörün gelişmesi için iki önemli husus vardır. Bunlardan biri zorlayıcı yönetmelikler ikincisi de eğitimdir. Türkiye’de yangın güvenliğindeki sektörün gelişmesi 1992’den itibaren yönetmeliklerin çıkarılmasıyla başladı.2002 yılında ülke genelinde çıkarılan binaların yangından korunması hakkındaki yönetmelik de sektörde atılan önemli bir adımdır. Birinci aşamaya baktığımız zaman zorlayıcı hükümler var. Eksik olan ise eğitim yetersizliği ve denetim yetersizliği. Eğitim yetersizliği mühendislerin, memurların yeterli eğitimi almamasından ve mal sahiplerinin bu konunun bilincinde olmamasından kaynaklanıyor. Ne devlet ne de sivil toplum kuruluşları yangın ile ilgili yeterli eğitimi vermiyorlar. Yabancı ülkelere baktığımız zaman daha ilkokuldan itibaren yangın güvenliğinin önemi, nasıl hareket etmeleri gerektiği anlatılıyor. Sektör sadece belli bir malzemenin alınması belli bir malzemenin çıkarılması ile gelişmez. Bir bütün olarak gelişmesi azım. Bu sektörde çalışanlar arasında iyi bir koordinasyon yok. Bir taraftan kaliteli üretim yapan firmalar var, bir taraftan da kalitesiz üretim yapan firmalar. Sadece bir yasağı savmak için yerine getirilen sistemler var. Denetim yetersizliği sektörün önündeki en büyük engel. Sektörde genişleme var ancak kalitede eskiye göre düşüş yaşanıyor.

Dünyadaki yangın sektörünü Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avrupa’daki yangın söndürme sistemlerinin kalitesiyle Türkiye’dekileri karşılaştırmak mümkün değil. Yapılan sistemlerin büyük çoğunluğu aslında standartlara uygun olmayan yangın durumunda da yarar sağlayamayacak sistemler. Dünyada denetim sigorta şirketlerinin tekelinde. Sigorta şirketleri uygulamada bir sorun gördükleri zaman hem primi yükseltiyorlar hem de o konudaki yönetmeliklere göre denetimini yapıyorlar. Baktığımız zaman bizde bu konu çok eksik. Bir yasağı savmak için yapılan çalışmalar var. Özellikle yağmurlama(sprinkler) sistemlerinde bu durumu daha çok görüyoruz. Yangın tüpü doldurup satan firmalarda kaliteli ürün satanların sayısı yüzde 10’u geçmez. Çoğuna baktığımız zaman içerisinde ya kireç tozu ya çıkma toz dediğimiz tozlar var. Türkiye’de genel olarak baktığımız zaman sistemlerin çoğu yeterli değil.

Yangın Riski Nedir? Yangından koruma ve yangın güvenliğinden ne anlamalıyız?

İnsanların veya eşyaların bulunduğu bir ortamda yangının çıkma, büyüme, zarar verme ihtimallerine biz yangın riski diyoruz. Yanıcı maddelerin miktarı hangi koşullarda depolandıkları, oradaki insan sayısı, kullanılan malzeme özellikleri bunların hepsi yangın riskini tehdit eden faktörlerdir. Bir yangın durumunda insanların can ve mal güvenliğini sağlayacak bütün sistemlere yangın önlemleri diyoruz. Yangın çıktığı zaman yangının duyurulması, insanların tahliye edilmesi, yangının genişlemesinin önlenesi, dumanın kontrol altına alınarak dışarı atılması otomatik söndürme sistemleri ile yangının söndürülmesi olayların bütünü yangın koruma önlemleri olarak geçer. Bazen bir yangın söndürme dolabı konduğunda bile “Yangın önlemi aldık” denir aslında değil. Yangın önlemi dediğimiz zaman kullanılan malzemelerden söndürme sistemine, algılama sistemine kadar acil aydınlatma sistemleri, anons sistemleri yangın dolabı, yangın tüpü, otomatik söndürme pompalar bunlar bütün olarak mühendislik alanını ilgilendiren bir bütünlüğün tamamıdır.

Yangınlara karşı yeterli tedbirler alınıyor mu?

Genel bir değerlendirme yapmak mümkün değil. Önlem alınan yerlerde var, hiç önlem alınmayan yerler de. Özellikle 2002 yılından sonra yapılan uluslararası nitelikteki büyük çaplı binalarda yangın önlemlerinin Avrupa standartlarında olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama bunun yanında TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) tarafından yapılan binalarda, müteahhitler tarafından yapılan binaların çoğunluğunda yangın önlemleri yetersiz. Yüksek bir bina yapıyor yağmurlama sistemini sadece giriş holüne koyuyor, anons sistemi için büyük kule yapıyor koridora bir hoparlör koyuyor. Hoparlör sanki yangın durumunda dairesinde uyuyan kişiyi uyandıracak, mümkün değil. Bunlar bir yasağı savmak için yönetmeliği kendine göre yorumlayarak yapılan işler. Bu konuda halkın bilinçsizliğinin de etkisi var.

Yangın güvenliği ile ilgili verilen eğitimlerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Yangın eğitimi dediğimiz zaman halkın eğitimini ele almak lazım. Öğrencilerin ve halkın eğitimi çok yetersiz. Uluslararası yönetmeliklere, gelişmiş ülkelere baktığımız zaman tüm çocuk kuşağında yangınla ilgili diziler var. Bu konuda ne yapması gerektiğini anlatan diziler. Bizde halk tehlikeli olan şeyleri gözünü kapatarak yasaklayarak kabul ediyor. !990’lı yılların başında yangın güvenliği ile ilgili uyarıcı filmler hazırlamıştık. Büyük tepkiler geldi; ”Çocukları korkutuyorsunuz” diye. Filmler, Japonya’da verilen eğitimleri örnek alarak hazırlamıştık. Bu konuda bizim halkımız daha ziyade kaderci ” Allah korusun” diyerek işi geçiştirmeye çalışıyor. İkinci husus kapıcıların, bekçilerin, güvenlik görevlilerinin eğitimi; ilk yangına müdahale edecek ilk görecek olan onlar. Bir diğer husus ise mimarların eğitimidir. Bir yangında ölüm varsa bunun iki sebebi vardır; birisi mimardır, diğeri ise duman. Mimarların iyi yetiştirilmesi lazım. Yangın güvenliği uzmanlığı konusunda yetiştirilen öğrencilerin olması ve bu konuda onların çalışma yapmaları lazım. Türkiye maalesef herkes bu konuda danışmanlık yapıyor. Herkes uzman; yeterli gelişim olmuyor.

”Avrupa’daki yangın söndürme sistemlerinin kalitesiyle Türkiye’dekileri karşılaştırmak mümkün değil. Yapılan sistemlerin büyük çoğunluğu aslında standartlara uygun olmayan yangın durumunda da yarar sağlayamayacak sistemler.”

Binalarda yangın tesisatı uygulanırken hangi faktörler göz önüne alınmalıdır?
Bir binada hangi sistemin uygulanacağı binanın 3 özelliği ne bağlıdır, bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
a) Binanın özellikleri (Ahşap bina, kagir bina, yüksek bina vs.)
b) Binanın kullanım amacı (Hastane, okul, ofis, fabrika, konut vs.)
c) Çevredeki riskler

Standartlar ve yasal mevzuatların sürece etkisi ne yönde? Bu konuda bilgi alabilir miyiz? Türkiye’de yönetmeliklerde eksiklik fazla değil. Standartlar olarak baktığımızda ise Türkiye 1996 yılında Gümrük birliğine girdikten sonra Avrupa Standartları Müktesebatı’nı kabul etmiş oldu. Avrupa’da hangi standart çıkarsa Türkiye’de o geçerli oluyor. O konuda bir problem yok. Eksik olan standart ve yönetmeliklerin uygulanamaması. Basında 5N1K vardır. Yangın güvenliğinde de aynı sistem var. Ne olmalıdır?, Nasıl olmalıdır? Nasıl Kontrol edilmelidir? Kim bunları yapmalıdır 5N1K’nın sadece 1’indeyiz.

Yangın güvenliği ve yangın ekipmanları ilgili standartlar konusunda görüşleriniz nelerdir?

Amerika’da sadece yangın söndürme sistemlerinin derneğinin kurulması 1896, bizim yönetmeliğimiz 2002’de çıktı. Biz 106 yıl sonra uygulamaya koyduk. Dünya genelinde standartlar konusunda bir eksiklik yok; bunların Türkiye’de uygulama eksikliği var.

Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Devlet kurumlarının denetimlerini artırması, halkın can ve mal güvenliğini sağlaması gerekiyor. Sektörde bir dayanışma yok. Sektörde bir birliktelik sağlanmadığı sürece ilerleme kaydedilemez.

Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir